En Taze Makaleler

Dünyanın İlk Yazılımcısı Efsane Kadın Ada Lovelace

 

handan-erdag-67-ilk-yazilimci-ada-lovelaceBir varmış bir yokmuş, bilişim sektörünü kendi tekerlerine aldıklarını iddia eden ve bilişimin kadınlara uygun olmadığını düşünen erkeklere inat 1815 yılında bir kadın çıkmış ve Dünyanın ilk yazılımını yazarak tarihin ilk yazılımcısı olmuş. Bugün bu makalede size bu efsane kadını yani namı diğer Ada Lovelace anlatacağım.

Şimdi bayanlar baylar yerinize sıkı sıkı oturun ve bir kadının kısacık ömründe neler neler yapabileceğini okuyarak, öğrenin…

Ada Lovelace  Kimdir?

ada_lovelace10 Aralık 1815 yılında Augusta Ada Byron adı ile doğan günümüzde Ada Lovelace ile anılan matematikçi, yazar ve tarihin ilk programcısıdır. Ada doğduktan bir ay sonra ayrılan anne ve babası nedeni ile ömrü boyunca hep baba özlemi çekmiştir. Nitekim 8 yaşında da şair olan babasını kaybetmiştir. Annesinin babasında gördüğü davranış bozukluklarını kızında da görmemek için Ada’yı matematiğe ve mantık derslerine yönlendirmiştir.

Sürekli hasta olan Ada, 8 yaşında görüşünü engelleyen  baş ağrılarıyla karşılaştı. 1829  yılında önce kızamık sonra da felç oldu. Yaklaşık bir yıl boyunca yatağa mahkum kaldı. 1831 yılında koltuk değnekleriyle yürüyebilecek hale geldi. Ada hasta olmasına rağmen, matematiksel ve teknolojik yeteneklerini geliştirdi.

Yaşadığı dönemde İngiltere de kadınların bilimsel tartışmalara katılmasına izin verilmediği için ve yazdığı akademik makalelerde kadın olduğu anlaşılmasın diye makalelerin de sadece A.A.B. imzasını kullandı. Bu yöntem ile bilgisayar üzerine bilimsel makale yazan ilk kadın olma unvanının da sahibi oldu.

8 Temmuz 1835 de, Ada  8. Baron Kralı Kral William ile evlendi ve baron karısı oldu. Baron ile evliliğinden Ralph Gardon, Byron ve Anne Isabella (Annabella) adlarında üç çocukları oldu. Ancak evlilik hayatı içinde ki öğrenme isteğini bitirmedi ve çalışmalarına devam etti.

Matematiğe oldukça meraklı olan Ada’nın hayatında ki en önemli gelişmelerden biri de 1842 – 43 yılları içerisinde Cambrige Üniversitesin’de matematik profesörlüğü yapan Charles Babbage ile tanışması oldu. Ada, Fransızca yazılan bir makaleyi tercüme ederek İngiliz profesörün dikkatini çekti. Ada’nın çalışmasından oldukça etkilenen Babbage, makaleye Ada’nın kendi notlarını da eklemesini ister. Çevirdiği makalenin üç katı uzunluğunda ki kendi notları ile makaleyi tekrar gönderen Ada, makalesinde bahsettiği hesaplama metodu ile tarihteki ilk bilgisayar programını da yazmış olur.

Ada’nın bu çalışması onu günümüz de ki ilk bilgisayar programcısı, yöntemi ise ilk bilgisayar programı olarak kabul edilmektedir. Çalışmaları kendi döneminde de kabul görmüştür.

Maalesef ki Ada Lovelace 27 Kasım 1852 tarihinde henüz 36 yaşında iken rahim kanserinden vefat etmiştir.  Ada’nın isteği üzerine cenazesi babasının yanına Mary Magdalene Kilisesi’ne ( Hucknall, Nottingham) gömülmüştür.

Ölümünden çok sonra ABD 1977-1983 arasında ABD Savunma Departmanı’nın geliştirdiği, ISO standartlı ilk nesne yönelimli programlama diline Ada Lovelace onuruna “Ada” ismi kondu. Ayrıca, her yılın Ekim ayının 15. günü “Ada Lovelace Günü” olarak tüm dünyada kadınların bilim, teknoloji, mühendislik ve matematik alanlarındaki başarılarının kutlandığı gün ilan edilmiştir.

Sevgili Okuyucu, bak bu makalede ilgini çekebilir.

Eyvah, Bilgisayarımda D Diski YOK !

Bundan 3 vakit önce niyet ettim yeni bir bilgisayar almaya. Piyasa araştırması yapıp alacağım bilgisayara …

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

Fazla kilolardan mı şikayetçisiniz? O halde neden mide küçültme ameliyatı nı denemiyorsunuz. mide küçültme ameliyatı, zayıflamak isteyenler için kesin bir çözüm sunuyor. Üstelik çok kısa bir süre içersinde hayal ettiğiniz kilolara kavuşabilirsiniz.
Caminin önünde ve iki yanında geniş cami halısı dış avlusu olup bunun çevresi pencereli duvarlarla çevrilidir. Bu avulya 3 ü cephede olmak üzere, 8 kapıdan girilir. Şadırvan avlusu, 26 adet granit mermer ve porfir sütuna oturtulmuş, 30 kubbeyle çevrili geniş alandır. Mermer döşemeli bu geniş sahanın ortasında 6 mermer sütunlu şadırvan, sahanın azametini gösterir. Şadırvanın kemerleri, kabartma olarak Rumi geçmelerle ve köşebentleri, kabartma, lale ve karanfil motifleriyle bezelidir. İç avluya, biri cepheden ikisi yandan olmak üzere herbiri merdivenli 3 kapıdan girilmektedir. Bu kapılarla dış avlunun cümle kapısı, ozamana kadar benzeri görülmemiş bronz kapılardır. Kubbeden aşağı doğru indikçe mekan yayılmaktadır. Bu piramidel yükselme ve yayılma sonucunda göz yanlara ve yukarıya doğru aynı mesafelere ulaşmaktadır. Bu özelliklerden dolayı, mekanın neresinde olursanız olun, bütün mekana hakim görüş sağlarsınız. Kubbe yaklaşık olarak 43 metre yükseklikte ve köşeleri pandantifle doldurulmuş 4 muazzam kemer üzerine oturtulmaktadır. Caminin su basmanı üzerinde olması ve kubbe yüksekliği nedeniyle pencereleri oldukça fazladır. Böylece caminin içini süsleyen binlerce çini ve kalem işleri tatlı ışık altında görülmektedir. Caminin içindeki en önemli unsur, ince işçilikle yontulmuş mermerden yapılma mihraptır. Bitişik duvarları, seramik çinilerle kaplanmıştır fakat çevresindeki çok sayıdaki pencere onu daha az ihtişamlı gösterir. Mihrabın sağında, Caminin en kalabalık halinde dahi olsa, herkesin imamı rahatça duyabileceği şekilde dekore edilmiş mimber bulunur. Caminin içi her katında alçak düzeyde olmak üzere 50 farklı lale deseninden üretilmiş 20binden fazla çini ile döşenmiştir. Alt seviyelerdeki çiniler, geleneksel galerideki çinilerin desenleri çiçekler meyveler ve servilerle gösterişli ve ihtişamlıdır.